Bu âyet-i celîle-i cemîleden hareketle Efendimiz (sav) de üç defa “Din nasihattır, din nasihattır, din nasihattır.” buyuruyor. Ne demek? Din nasihatla kuvvetleşir, insan ibret alır da ıslah olur. Vaaz u nasihat dinlerken, büyük bir zatın sohbetini dinlerken ibretengiz neler söyleniyor, onları duyar ve ibret alır.
Büyüklerimizden Zünnûn-i Mısrî, Allah (c.c) şefaatine nail etsin, anlatıyor: “Malik bin Dînar, birkaç aylık yola denizin üstünden döşemeden gider gibi gitmiş. Geçtikten sonra bakmış ki sekiz dokuz yaşında bir çocuk, toprak savuruyor. Toprak savururken de hüngür hüngür ağlıyor, bazen de gülüyor, hem gülüyor hem ağlıyor. Şu çocuğa selam versem mi, vermesem mi diyor. Oraya vardığında:
- Esselamu aleyküm yavrum, deyince, çocuk;
- Ve aleykümselam ya Malik ibni Dînar, diyor.
- Oğlum ben buraya yeni geldim. Beni kimse görmedi, ismim de belli değil, nerden biliyorsun sen.”
- Seni âlem-i ervahtan biliyorum ben! diye cevap veriyor.
Bunun örneği çok. Abdülkadir Geylani (k.s) Efendimiz birine ilk defa karşılaştığı birine ismiyle hitap ediyorlar. “Efendim adımı nerden biliyorsunuz?” denildiğinde, “Ta âlem-i ervahtan biliyorum ben sizi” diyorlar. Allah (c.c.) şefaatlerine nail etsin.
Malik bin Dînar Efendimiz, “Acep bunun dediği doğru mu, bir sual sorayım bakalım.”, diyor:
- Oğlum, insana nefsi ne yapar, aklı ne yapar. Çocuk da:
- Nefsi size yaptığı gibi yapar, aklı da size yaptığı gibi yapar, cevabını veriyor.
- Ne yaptı ki!..
- İşte şuradan gelirken “Selam versem mi” diyen aklındı, “Selam vermesem mi” diyen de nefsindi. Nefis daima isyanı emreder, akıl daima iyiliği emreder.
- Sonra da aklınla “selam vereyim” dedin. Gelince de selam verdin, aklın daima nefsine galip geliyor.
Kardeşlerim, Halık-ı Zülcelal’in verdiği imanın yanında akıl da başvekildir. Aklımızın dediği yere gidelim, nefsimizin dediği yere gitmeyelim.
Allah (c.c.) aklımızı nefsimize daima galip etsin inşaallah.
Hamdolsun âlemlerin Rabbi Allah’a.